9 Mayıs 2011 Pazartesi

ÇEVRE BİLİNCİNİ KAZANDIRMAK

Zeynep Akdağ1
Zeynep Erdiller2
1) Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi
2) ODTÜ Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü


ÖZET: Bu çalışmanın amacı okulöncesi çağındaki  çocuklara denizler ve sualtı yaşamı hakkında bilgi vermenin yanı sıra  çocuklara denizleri ve sualtı yaşamı koruma  bilinci kazandırmaktır. Bu çalışma okulöncesi eğitim alan 6 yaşındaki 11 çocuk üzerinde uygulanmıştır. Bu çalışmada Çekirdek 2 Anaokulu ve Çocuk Kulübü ve serbest dalış alanında Türkiye ‘nin en başarılı gruplarından biri olan  Orta Doğu Teknik Üniversitesi Serbest Dalış Grubu, çocuklara su altı yaşamını ve sualtında yaşayan canlılar ve doğal güzelliklerin nasıl korunacağını öğretmek için birlikte çalışmışlardır. Bu çalışma deneysel bir çalışma olup aynı zamanda nitel araştırma tekniklerini de içermektedir. Su altı yaşam hakkında çevre eğitimi uygulanmadan önce ön-test uygulanmış eğitimin ardından son-test  uygulanmıştır ve verilen eğitimin etkisi ölçülmüştür. Su altı yaşam hakkındaki çevre eğitimi ODTÜ Serbest Dalış Grubu tarafından verilmiştir  ve sualtı yaşamı, nasıl korunacağı, serbest dalış malzemeleri ve kullanılış amaçlarını içermektedir. Eğitimden sonra araştırmacılar oyun, drama ve yaratıcı sanat gibi aktiviteler uygulamışlardır. Ön-test ve son-teste çocukların verdikleri cevaplar incelendiğinde yapılan çalışma sonucunda çocukların denizler ve sualtı yaşam hakkındaki bilgisinin ve denizleri ve sualtı yaşamı koruma bilinçlerinin arttığı görülmüştür.
1.GİRİŞ
Okulöncesi dönem yaşamın sihirli yılları olarak nitelendirilmektedir ve çocuğun bedensel ve zihinsel gelişiminin en süratli olduğu yıllar olarak kabul edilmektedir. Bunun yanında okulöncesi dönemin çocuğun duygusal ve sosyal gelişimi ile kişiliğinin oluşumunda en önemli zaman dilimi olduğu savunulmaktadır (Erkan, 1993; Oktay, 1999). Dolayısıyla yaşamın ilk yılları çocuğun gelişimi ve eğitimi açısından çok önemlidir. Temel bilgi, beceri ve alışkanlıkların kazanıldığı bu kritik yıllarda, eğitim tesadüflere bırakılmamalıdır. Bu nedenle okulöncesi dönemindeki eğitim bilimsel ve sistematik bir şekilde yürütülmelidir.
Çocuklar dünyaya gözlerini açtıkları andan itibaren büyük bir hızla öğrenmektedir. Okulöncesi yıllarda çocuklar, çok meraklıdırlar ve öğrenmeye isteklidirler yakın çevrelerini keşfetme isteği içindedirler bu yüzdende araştırıcı bir kişilik özelliği sergilerler. Günlük yaşamda karşılaştıkları olayların nedenleri ve sonuçları arasında ilişki kurmaya çalışırlar ve sürekli soru sorarlar.Çocukların bu talepkar öğrenme isteğini göz önüne alırsak okulöncesi öğretmenlerinin birçok alanda yeterli düzeyde bilgi sahibi olmalarını beklemekteyiz fakat öğretmenlerin her alanda uzman olması mümkün olmamaktadır. Bu yüzden okullar gönüllü kuruluşların ve sivil toplum örgütlerinin bilgi birikimlerinden yararlanmanın yollarını bulmalıdırlar öğrenci toplulukları da bunlardan biridir. Okulöncesi dönemde çevre eğitimi bu tür gönüllü kuruluşların katılımı sağlanarak çocuklar açısından daha ilgi çekici hale getirilebilir. Montessori çocukların en iyi yaparak yaşayarak öğrenebileceğini savunmaktadır (Mooney, 2000). Okulöncesi eğitim kurumları gönüllü kuruluşlarla işbirliği yaparlarsa , çocuklar okul öncesi eğitim kurumlarında bulunamayacak materyalleri bizzat inceleme ve kullanma fırsatı yakalarlar ve bütün duyu organlarını kullanarak edindikleri somut yaşantıları pratiğe geçirecek zemin elde ederler böylece yaparak yaşayarak öğrenmiş olurlar.
Bu araştırmanın amacı, okulöncesi eğitim alan 6 yaşındaki çocukların denizler ve sualtı yaşamı konusundaki bilgi düzeyleri ölçülmüş ve denizler ve sualtı yaşamı hakkında çevre bilinci kazandırılmaya çalışılmıştır. Bu amaçla Çekirdek 2 Anaokulu ve Çocuk Kulübü ve serbest dalış alanında Türkiye ‘nin en başarılı gruplarından biri olan  Orta Doğu Teknik Üniversitesi Serbest Dalış Grubu, çocuklara su altı yaşamını ve sualtında yaşayan canlılar ve doğal güzelliklerin nasıl korunacağını öğretmek için birlikte çalışmışlardır ve aşağıdaki alt problemler belirlenmiştir.
Ankara ilindeki Çekirdek 2 Anaokulu ve Çocuk Kulübünde eğitim alan 6 yaşındaki çocukların denizlerdeki çevre sorunları hakkında bilgi düzeylerinin belirlenmesi.
Gönüllü kuruluşlarla işbirliği yapmanın özel uzmanlık isteyen bazı konuların öğretilmesine etkisinin ölçülmesi.
Bir milli sporcunun yardımı ile çocuklara dalış sporu hakkında temel bilgilerin verilmesi.

Geçtiğimiz elli yıl boyunca teknolojide, endüstride, ekonomide kat edilen gelişmeler
insanların yaşam standartları büyük ölçüde arttırmıştır. Yaşam standartlarının artmasının yanında nüfusta hızla artmış bütün bu gelişmeler tüketimi körüklemiştir. İnsanlığın artan isteklerini karşılamak için ormanlar, sahiller, denizler, okyanuslar gibi çevresel değerler bilinçsizce tahrip edilmiştir. Büyüme ve gelişmenin önünde hiçbir limit görülmemekteydi ta ki, çevresel tahribat ve kirlilik insan sağlığını, ekonomiyi, tarımı tehdit etmeye başlayana kadar. Günümüzde hükümetler çevresel kirliliği en önemli sorunlardan biri olarak görmekte ve çözüm yolları aramaktadır bu yüzden eğitim öğretim müfredatlarında çevre eğitiminin önemi artmaktadır (Littledyke, 2004; Falk, 2005). Ne yazık ki, okulöncesi eğitim programlarında çevre eğitimi hayati önem taşımasına rağmen teorik ve pratikte yeterli düzeyde yapılmamaktadır. Oysa çocuklar 5 yaşlarından itibaren günlük hayatta karşılaşılan canlılar hakkında bazı fikirlere sahiptirler ve onları yapay yada cansız olan nesnelerden ayırt edebilirler. Çocuklar okulöncesi yıllardan itibaren canlıları özellikle hayvanları biyolojik bir varlık olarak görmektedirler ve onlardan faydalanabileceklerini bildikleri gibi zarar gelebileceğinin de farkındadırlar (Myers, Saunders, Garrett, 2004). Bu yüzden uygulayacağımız çevre eğitimi hayvanların yaşamının ekolojik faktörlere bağımlılığı ve insanların ekolojik dengeyi nasıl koruyacağı üzerine odaklanmalıdır.
Davis’in (1998) vurguladığı gibi toplumların en önemli görevlerinden biri yeni yetişen nesillerine hali hazırdaki gidişatı gözden geçirmek ve değiştirmek için gerekli tutum, değer, bilgi ve beceriyi kazandırmak aynı zamanda sağlıklı, adaletli, güçlendirilebilir bir gelecek sunmaktır.  Çevre eğitimi bu amaçlara ulaşabilmek için çok gereklidir. Çevre eğitimi öğrencilerin, öğretmenlerin ve toplumun çevresel sorunlara, problemlere ve meselelere çözüm getirmek için birlikte çalışmalarıdır. Bu yönüyle çevre eğitimi disiplinler arasındadır ve değerler, tutumlar, etik ve eylemlerle ilgilidir. Çevre eğitimi bir düşünce ve yaşam biçimini baz almaktadır.
Okul öncesinde çevre eğitimi, diğer konularda olduğu gibi öykü, oyun, müzik, sanat etkinliği gibi uğraşlar yanında çocuğun kendisini, yakın çevresini ve dış dünyayı tanımasına yardımcı olacak çeşitli bilgilerin, anlayabileceği bir düzey ve biçimde anlatılmasını içermelidir (Erkan, 1993). Böylece çocuklar okul öncesi dönemden itibaren çevre bilinci kazanırlar ve yaşam boyu devam ettirebilirler. Pestalozzi, Frobel, Montessori ve Dewey çocukların gelişimleri ve öğrenmelerinin doğal materyallerle doğrudan deneyim yaşamaları sayesinde olağan üstü artırılabileceğini savunmaktadırlar (Lascarides & Hinitz, 2000). Bu nedenle çevre eğitimi sırasında çocukların doğa ile doğrudan etkileşime geçmesi sağlanmalıdır.
Çevre eğitimi üç yaklaşımla ele alınmaktadır (National Curriculum Council, 1990):
Birincisi doğal çevrenin içinde yapılan eğitimdir ve kaliteli bir okulöncesi eğitim programının her zaman benimsediği bir yaklaşımdır. Çocuklara çevresel ortam içine direk deneyimler kazanma olanağı sağlayarak çocukların doğaya ve onu oluşturan parçalara karşı olumlu duygular ve tutumlar kazandırmayı hedefler. Çocuklara, açık havada gezi, inceleme yapma; su, çamur, kum ile oynama, sararıp düşen yaprakları toplama; kuşlar için yuva yapma yada sebze yetiştirme gibi temel uygulama fırsatları sunmak onların çevreye karşı duyarlı tutum geliştirmesine yardımcı olur.
İkinci yaklaşım olan çevre hakkındaki eğitim, çocukların doğal sistemlerin nasıl çalıştığını anlamasını sağlamanın yanında bu sistemlerin karmaşıklığını ve insan hayatıyla nasıl ilişkili olduğunu öğretmeye yöneliktir. Çocukların su döngüsü, oksijen döngüsü, geri dönüşüm, bitkilerin nasıl büyüdüğü, tatlı su kaynaklarının insan sağlığı için önemi gibi kavramlar hakkında basit ekolojik prensipleri bilmeleri gereklidir. Bunun yanında çocukların evcil hayvan beslemesinin onların çevreye ve habitatlara daha duyarlı olmasında etkili olduğu bulunmuştur (Myers, Saunders, Garrett, 2004).
Son olarak çevre için eğitim gelmektedir ve çevresel sorunlara karşı önlem almayı içerir. Su kaynaklarını verimli kullanmaktan bahsederken bunu aynı zamanda günlük hayatımızda eyleme geçirmeyi içerir. Çevre için eğitim, insanlara ve doğaya karşı empati, sosyal ve ekolojik süreçler hakkında bilgi ve bu bilgileri pratiğe dökmek için bağlılık gerektirir. Çocuklara yaşam boyu sürecek çevre sevgisi ve bilinci kazandırmak istiyorsak bu üç yaklaşımı da okul öncesi eğitim programımıza dahil etmeliyiz.
2.YÖNTEM
2.1. Araştırmanın Örneklemi
Araştırmanın örneklemini 2005-2006 yılında Ankara ili Çekirdek 2 Anaokulu ve Çocuk Kulübünde eğitim alan 6 yaşındaki 11 öğrenci oluşturmaktadır. Öğrencilerin 3’ü kız 8’i erkek olup, öğretmenlerinin verdiği bilgiye göre orta ve yüksek sosyoekonomik statüden gelmektedirler.
2.2. Veri toplama yöntemi
Bu çalışma deneysel bir çalışmadır. Su altı yaşam hakkındaki çevre eğitimi uygulamadan bir gün once ön-test uygulanmış eğitimin uygulandıktan bir hafta sonra son-test  uygulanmıştır. Son-test uygulamak için bir hafta beklenilmesinin nedeni eğitimin etkisinin uzun süreli olup olmadığını ölçmektir. Testler iki kısımdan oluşmaktadır birinci kısımda çocukların deniz ve sualtı yaşam hakkındaki çevre bilgisini ölçmek için açık uçlu sorular sorulmuştur, ikinci kısımda benzer sorular “evet, hayır”  şeklinde iki şıklı olacak şekilde sorulmuş ve bu esnada ses kayıt cihazına kaydedilmiştir. Su altı yaşam hakkındaki çevre eğitimi ODTÜ Serbest Dalış Grubu üyelerinden milli serbest dalış sporcusu Özden Duymaz tarafından verilmiştir  ve sualtında yaşayan bazı canlıların karakteristik özellikleri, bu canlıların yaşama alanının nasıl korunacağı, denizlerin nasıl kirlendiği ve bu kirlenmenin nasıl önleneceği, serbest dalış malzemeleri ve kullanılış amaçları gibi bilgileri içermektedir. Eğitim Powerpoint sunusu şeklinde hazırlanıp sunulmuştur ve ODTÜ serbest dalış grubunun kamplarında çekilen fotoğraflar ile sualtı yaşama ait çocukların ilgisini çekecek renkli, canlı resimlerden oluşmaktadır. Eğitimden sonra araştırmacılar yine Powerpoint sunusu şeklinde hazırlanan bir hikaye anlatmışlardır bu hikaye de renkli, ilgi çekici resimlerden oluşmaktadır. Hikayenin içeriğinde denizlerin kirlenmesinin denizde yaşayan canlıların hayatını nasıl olumsuz etkilendiğinden bahsedilmektedir. Hikaye anlatıldıktan sonra dramatizasyonu yapılmıştır ardından da yaratıcı sanat faaliyetinde çocuklar hep birlikte bir dalgıç resmi yapıp etrafına da denizde yaşayan canlıların ve bitkilerin resimlerini çizmişlerdir.
2.3. Verilerin analizi
Çocukların ön-test ve son-testlere verdikleri cevaplar ses kayıt cihazına kaydedilmiş ve  araştırmacı tarafından deşifre edilip üzerinden analizler gerçekleştirilmiştir.
3. BULGULAR
Çocukların ön-test ve son-test’e verdikleri cevaplar arasındaki fark incelendiğinde uygulanan  çalışmanın, çocukların denizler ve sualtı yaşam hakkındaki bilgisini ve denizleri ve sualtı yaşamı koruma bilinçlerini arttırdığı görülmüştür.
Sen bir balık olsaydın nasıl bir denizde yaşamak isterdin?
Bu ilk soruya verilen cevaplar çocukların çevresel sorunlara karşı duyarlılığının artıp artmadığını en iyi şekilde yansıtmaktadır. Çocuklar ön-test’te bu soruyu denizin sahip olduğu bazı sıfatları sıralayarak cevaplamışlardır. Örneğin “büyük, tuzlu, derin, mavi, kocaman” gibi uygulanan eğitimin ardından ise çocukların %70’nin aynı soruya cevapları hiç duraksamadan net bir şekilde “temiz bir denizde” olarak değişmiştir. Bu çalışmadan elde edilen en önemli sonuç bu sorunun ardında gizlenmektedir çünkü çocuklar denizlerin sahip olması gereken en hayati özelliğin temizlik olduğunu anlamışlardır.
 Denizleri kim kirletir?
 İnsanlar denizleri temiz tutmak için bir şey yapabilirler mi?
 “Denizleri kim kirletir?” sorusuna çocukların %50 ‘si  “balıklar kirletir” cevabını vermişlerdir. Balıkların denizleri nasıl kirlettiği sorulduğunda “kakalarını yaparlar suya ve deniz kirlenir” cevabını vermişlerdir. Çocukların cevapları arasındaki bu paralellik onların gelişimsel dönemi ile açıklanabilir. Piaget’ye göre 6 yaşındaki çocuklar işlem öncesi dönemdedirler ve işlem öncesi dönemde çocuğun düşünmesi, fiziksel etkinliğe ve nesnelerin dikkati çeken görünüşüne bağlı olduğundan doğru mantık yürütemezler, işlem yapamazlar (Ethridge & King, 2005). Dolayısıyla çocukların denizlerin balıkların dışkılarından kirlendiğini düşünmeleri normaldir ancak son yıllarda yapılan araştırmalar, Piaget’nin ortaya koyduğu bazı özelliklerin uygun öğretim yöntemleriyle daha erken yaşlarda öğretilebildiğini göstermektedir (Nunes & Bryant, 1996). Bu çalışmada da çocuklar denizlerin insanlar tarafından kirletildiğini öğrenmişlerdir. Eğitimden önce  çocukların %40’ı “İnsanlar denizleri temiz tutmak için bir şey yapabilirler mi?” sorusuna yanıt vermemiş, %50’si insanların denizleri temiz tutmak için bir şey yapamayacağını söylemiş, sadece %1’i “çöp atmazlarsa denizler temiz olur” demiştir. Eğitimin ardından %70’i insanlar denize çöp atmazlarsa denizlerin temiz olacağını söylemiştir.
Denizlerde hangi canlılar yaşar?
Eğitimin çocukların denizde yaşayan canlıların çeşitliği açısından bilgi düzeyini arttırmadığı görülmüştür. Eğitimden öncede sonrada çocuklar benzer hayvanların isimlerini saymışlardır; balıklar, köpekbalığı, ahtapot gibi.
İnsanlar denizde balıklar gibi uzun süre kalabilmek için ne yaparlar?
Milli bir sporcuyla çalışılmasına, dalış materyallerinin çocuklar tarafından incelenmesine bunun yanında birçok görsel materyal kullanılmasına rağmen çocukların dalış sporu hakkında bilgi düzeylerinde bir artış görülmemiştir. Bu sonuç dalış sporunun yetişkin sporu olması, toplumda çok az sayıda insan tarafından yapılması ile açıklanabilir. Ankara’da deniz bulunmadığı için dalış sporu çocukların ilgisini çekmemiş olabilir.
Bu çalışmanın sınırlılıkları şu ele alınabilir; evet-hayır şeklinde sorulan sorular okulöncesi çocuklarla çalışmak için uygun olmayan bir araştırma yöntemidir. Aşağıdaki evet-hayır şeklinde sorulan sorulara çocuklar cevap verdikten sonra açıklamaları istendiğinde yada nedeni sorulduğunda çocuklar açıklayamamış yada konuyla ilgisiz cevaplar vermişlerdir. Örneğin: Denizlerden yararlı besinleri alırmıyız? Sorusuna “Evet” cevabı veren çocuk “Hangi besinleri alırız?” sorusunu “Birisi denize Fanta atarsa onu alırız mesela” şeklinde cevaplamıştır.
Denizlerde balıklar dışında başka canlılar da yaşar mı (bitkiler, v.b) ?
Denizler yeryüzünün büyük bir bölümünü mü kaplar?
Denizler balıklar dışında insanların da yaşaması için önemli midir?
Denizlerdeki canlıların yaşaması insanların elide mi?
Yukarıdaki soruların çocukların bilişsel düzeyine uygun olmadığı saptanmıştır.Çocuklar bu soruları anlayamamış dolayısıyla uygun cevabı verememişlerdir. Çocukların denizler ve sualtı yaşamı hakkındaki bilgi düzeyini ölçmek için hazırlanan bu soruların pilot çalışma yapılmadan uygulanmış olması bu çalışma için bir sınırlılıktır.
Bu çalışma amacına ulaşmıştır çünkü çocuklar denizlerde aranacak ilk özelliğin temizlik olduğunu ayrıca denizleri insanların çeşitli faaliyetlerinin kirlettiğini ve denizleri sadece insanların temiz tutabileceği gibi basit ama hayati bilgileri öğrenmişlerdir.  Okulöncesi yıllarda edinilen bu temel bilgiler ilköğretim ve ortaöğretim yıllarında pekiştirilirse, çevreyi koruyan herhangi bir çevresel tehdide karşı önlem alabilen ve alınan önlemleri sürdürecek iradeye sahip vatandaşların yetiştirilmesi başarılmış olur. Bu çalışma göstermiştir ki, okulöncesi eğitimde gönüllü kuruluşlarla işbirliği yapmak okul öncesi eğitimin kalitesini yükseltmektedir.
4. ÖNERİLER
Öğretmenler ders planlarını hazırlarken fen ve çevre eğitimi faaliyetlerini birbirleriyle ilişkilendirmeli ve ilginç konular seçmeliler örneğin; hayvanlar, atıklar, kirlilik.
Çocukların canlılarla empati kurmasını sağlayacak aktiviteler geliştirilmeli.
Çocuklara “Büyünce denizleri temiz tutmak için neler yapacaksın?” yada “Sen başbakan olsan ormanları korumak için ne yapardın?” gibi sorular sorularak çevresel sorunlar üstünde düşünmeleri sağlanabilir. Drama çevresel sorunlara çözüm aramada kullanılabilecek faydalı bir etkinlik olabilir.
Öğretmenler çevre konularına, kendilerinin seçtikleri yöntemlerle değinmeli ve öğrencileri bu konuda motive etmelidirler (Morgil, Yılmaz, Cingör, 2002)













KAYNAKLAR
Davis,J. (1998). Young children, environmental education, and the future. Early Childhood Education Journal, 26(2),117-123
Erkan,S., 1993 Okulöncesi Eğitim Kurumlarında Hizmet İçi Eğitim. “9. YAPA Okul Öncesi Eğitimi Yaygınlaştırma Semineri”. 17-19 Haziran
Ethridge, E. A., King, J. R. (2005). Calendar math in preschool and primary classrooms: Questioning the curriculum. Early Childhood Education Journal, 32(5), 291-296
Falk, J. H. (2005). Free-choice environmental learning: framing the discussion. Environmental Education Research, 11(3), 265-280
Lascarides, V.C., Hinitz, B.F. (2000). History of early childhood education. Falmer Pres: New York.
Littledyke, M. (2004). Primary children’s views on science and environmental issues: examples of environmental cognitive and moral development. Environmental Education Research, 10(2),217-235
Mooney, C.G. (2000). Theories of childhood: An introduction to Dewey, Montessori, Erikson, Piaget, Vygotsky.Redleaf Press: Minesota.
Morgil, İ., Yılmaz, A., Cingör, N. (2002). Fen eğitiminde çevre ve çevre koruma projesi hazırlanmasına yönelik çalışma. V. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi. Ankara
Myers, O. E., Saunders, C. D., Garrett, E. (2004). What do children think animals need? Developmental trends. Environmental Education Research, 10(4),545-562
National Curriculum Council (1990). Curriculum guidance: environmental education (York, NCC). In: Davis,J. (1998). Young children, environmental education, and the future. Early Childhood Education Journal, 26(2),117-123
Oktay, A (1999). Yaşamın Sihirli Yılları. Okulöncesi Dönem, Epsilon Yayınları, İstanbul.
Nunes, T., & Bryant, P. (1996). Children doing mathematics. Cambridge, MA: Blackwell Publishers. In: Ethridge, E. A., King, J. R. (2005). Calendar math in preschool and primary classrooms: Questioning the curriculum. Early Childhood Education Journal, 32(5), 291-296

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder